Ahmet Kaya Sözleri sayfamızda, Ahmet Kaya'ya ait şarkılardan alıntı yapılmış kısa ve özlü sözleri resimli olarak derledik.
Ahmet Kaya Sözleri Kısa ve Özlü Sözleri
Bizi hasret saracak.
Birazdan kudurur deniz.
Depremler oluyor beynimde.
Sen benim hiçbir şeyimsin.
Hani benim sevincim nerde?
Söyle sen neredesin, ben nerede.
Bağıra bağıra yazdım seni içime.
Ben derdimi kimseye söyleyemedim.
Bırak ay gitsin, sen kal bu gece.
Bizi zaman yenecek ve anılar kalacak.
Suçu saz çalmakmış, öğrendiğim kadar.
Tutsam şu karanlığı tutsam da yırtsam.
Söyle ay doğmadan, düşmesin yaş gözüme.
Dışarıda kar yağıyor,benim içime yağmur.
Yıkar mı sandın beni bu yalancı ayrılık.
Dedim ya, hiç yoktan susturuldu şarkımız.
Sensiz geçmiyor bu günler biliyor musun?
Kısa çöp uzun çöpten hakkını alır elbette.
Hesabım kalsın mahşere, elimi yıkar giderim.
Ölümü özledim anne; yaşamak isterken delice.
Uyku tutmuyor gözüm... Anılar sıraya girdi.
Sana boncuktan kuş yaptım konacak pencerene.
Saçlarına yıldız düşmüş koparma anne ağlama.
Hüzünlü bir akşam susmuşuz, durgunuz hepsi bu.
Bırak ay gitsin sen kal bu gece.
Siz benim neden sustuğumu nereden bileceksiniz!
Bir kenar mahalleliyim mecburen uzaktan severim.
Ah ne fayda ah ne fayda. Kefen beyaz ah ne fayda…
Sakin göllerin kuğusuyduk, olmasaydı sonumuz böyle.
Acımasız olma şimdi bu kadar, dün gibi çekip gitme.
Ben giderim geri gelmem, benden sonra kalan kalır.
Kendine iyi bak,beni düşünme. su akar yatağını bulur.
Gözüm yaşarıyor yüreğim yanıyor, olmasaydı sonumuz böyle.
Şimdi bütün iyi niyetlerimi, bir bir yargılayıp asıyorum.
Yorgunum, çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı var.
Şimdi saat yokluğunun belası,sensiz gelen sabaha günaydın.
Firarilerin uzmanı olmuşum, bütün telsizlerde adım okunur.
Parmak uçlarına değen sıcaklık, incinen bir hayatın yarasıdır.
Söyle yağmur söyle. Değmeden yüreğime. Söyle gökyüzüne. O nerede.
Ağladım gözyaşlarım düştü ateşe, yine de bu yangını söndüremedim.
İçimdeki fırtına kör kurşunla diner mi, kavgalar kansız biter mi?
Bu hasretlik kalır gitmez teninde! Eksilmez acılar ezik yüreğimde.
Haykırsam duyamazsın. Çağırsam gelemezsin. Yürekten sevemezsin sen.
Bir ben kaldım,bir ben kaldım,tenhasında gecenin,avutulmamış ben.
Yalnızlığım benim pasaklı kontesim, ne kadar rezil olursak o kadar iyi.
Kokunu verirken vazomda güller, yıkar mı sandın beni bu yalancı ayrılık.
Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya, bu hep böyle böyle gider mi.
Ne Diyarbakır anladı beni ne de SEN... Oysa çok sevmiştim ikinizi de bilsen.
Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi, yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi.
Ben senin sokağına ulaşamam dardayım... O masum gözlerine bakamam firardayım.
Artık sigarayı günde üç pakete çıkardım. Olsun gözüm olsun. Ne olacaksa olsun!
Ceketimi yağmurlara astığımdan beri, tehlikeli şiirler yazar dünyaya sataşırım.
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin, ki bu yaşlar utangaç boynunun kolyesi olsun…
Bu dağlara bu yollara, toz eyledi aşk beni.Ben yanarım aşk için, ben yanarım gül için.
Acılardan arta kalan işte bu bakışlarmış.Buğu diye gözlerimde, gün batımı bulutlarmış.
Firarilerin uzmanı olmuşum. Bütün istasyonlarda afişim durur.Beni bir çocuk bile vurur.
Beni bilimle anla iki gözüm felsefeyle anla ve tarihle yargıla. Ahmet kaya sözleri kısa
Sensiz isyan ettim her an dünyam kahır, dünyam zindan yine başım duman duman olmadan gel.
Giden bu yolculardan,en çok ben şanssızım. Ne kadar çok yaşadıysam, o kadar çok yalnızım.
Hey gönül gene bu gece,kederim geceden yüce. Gel susalım beraberce,böyleymiş kara yazımız.
Ben klasik bir kadere teslim olmak istemiyorum ve öldükten sonra değil, şimdi anlaşılmak istiyorum.
Giderim buralardan, giderim bir akşamüstü... Umurunda olmaz, umurunda olmaz, umurunda olmaz bilirim.
Geçip karşımda dursan. Hem bağırsan hem de kızsan. Beni kaleş/kaleşnikof ile vursan. Yine senin derdindeyim.
Dün gece gördüm düşümde, seni özledim anne.Gözlerinden akan bendim. Düştüm göğsüne,söyle canın yandımı anne?
Sonbahar damlardı damlarımıza, biz seninle sararırdık. Aydınlansın diye şu kirli yüzler, biz durmadan savaşırdık.
Bitti demedi, hoşçakal demedi, elveda da demedi... Allah'a emanet ol hiç demedi, helallik bile istemedi. Gitti sadece gitti.
Bazen bir uçurum kalır, bazen de martıların ardından. Velvele koparan bir leş kalır, bir intihar gibi puşt olunca sevdalar.
Dostlukmuş. Ölüme yürümekmiş. Üstüne titremekmiş Vefaymış! Aşk dediğin, zavallı bir kapıyı duvara çarpıp çıkıncaya kadarmış!
Bana böylesi garip duygular bilmem neye gelir, nereye gider döndüm işte acı yüreğimden beynime sızar, bu günde ölmedim anne.
Kırmızı rujlu sokakların,aşağılık pazarlıkların, adı anılmayacak benle. Bir çiçeğim halk ormanında fışkırdım, başkaldırıyorum.
Bana böylesi garip duygular bilmem neye gelir, nereye gider? Döndüm işte, acı yüreğimden beynime sızar,bugün de ölmedim anne.
Dostlukmuş. Ölüme yürümekmiş. Üstüne titremekmiş. Vefaymış! Aşk dediğin, zavallı bir kapıyı duvara çarpıp çıkıncaya kadarmış!
Dostum dostum güzel dostum. Bu ne beter çizgidir bu. Bu ne çıldırtan denge. Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe.
Sırtını duvara yaslar, sırtını ağaca yaslar susarsın. Sen artık hiçbir sözü, hiçbir sözü kaldıramazsın. Ahmet kaya sözleri özlü
İhanetin zincirini tutan utansın. Dönüp arkasına bakan utansın. Dost diye bağrıma bastığım insanlar, arkamı dönünce vuran utansın.
Dibine vurmuş gecelerden geldim. Yalanım yok. Bir cebimde küfür, bir cebimde çocuklara şekerle yaşadım. Hepinizin gurbetindeyim şimdi.
Sanki gökten kar yerine kan yağıyor, kar altında üşümüş bir çocuk ağlıyor. Yaşlı gözleriyle bana bakıyor, akan gözyaşını içesim gelir.
Varsın böyle geçsin yabancı günler, varsın canımı yaksın yine yalnızlık. Seninle doluyken baktığım dünler, yıkar mı sandın beni bu yalancı ayrılık.
Sensiz geçmiyor bu günler biliyor musun. Yüreğine beni, beni soruyor musun? Öyle yalnız, yalnız kaldım biliyor musun, türküler söyledim sana duyuyor musun?
İki damla gözyaşımla satıldım pazarlarda, kırdılar yüreğimi kırdılar azarlarla,sürgünlere yolladılar sabah dörtte yağmurlarla; Ben yandım, siz yanmayın ALLAH aşkına…
Yanımdasın susuyorsun. Susuyor konuşmuyorsun. Bakıyor görmüyorsun. Dokunsan donacağım. İçimde intihar korkusu var. Bir gülsen ağlayacağım,bir gülsen kendimi bulacağım.
Ben hep uçurum kıyılarında dolaşmayı, hep rüzgara karşı koşmayı, uğultulu bir hayatın sesini ve öfkesini ciğerlerimde hissetmeyi, aşkı, devrimleri, başkaldırmayı, muhalif olmayı cesareti sevdim ve böyle yaşadım.
Firarilerin uzmanı olmuşum, bütün istasyonlarda afişim durur, beni bir çocuk bile vurur... Dibine vurmuş gecelerden geldim,yalanım yok. Bir cebimde küfür, bir cebimde çocuklara şekerle yaşadım.Hepinizin gurbetindeyim şimdi.
"Onlarla konuşmuyordum; çünkü onlarla konuşamıyordum. Giyimleri başkaydı, konuşmaları başkaydı. Onlar gibi konuşmaya çalışıyordum. Mesela terziye gidip onlar gibi pantolon diktirmeye filan başlamıştım. Terzinin yaptırdığı pantolonların üzerime uymadığını görüyordum. Onlara yakışıyordu bana yakışmıyordu. Bir kız vardı bizim okulda; herkesin bir ilk aşkı vardır, çocukluk aşkı. Bir gün gittim dedim ki "Biraz seninle konuşak beş dakika, yani kaçıyorsun hep iki tane laf edek." Bana dedi ki "Rica ederim" dedi. Öyle bir ağrıma gitti ki yav dedim "Ben de sana rica ederim." Ben o zaman rica ederim'in anlamını bilmiyordum yani onu bir küfür gibi zannettim biliyor musunuz."
Ahmet Kaya Hakkında Kısa Bilgi
Ahmet Kaya, 28 Ekim 1957'de Malatya'da Adıyaman'dan Malatya'ya iş için göç eden Kürt asıllı bir baba ile Erzurum'dan Türk bir annenin beşinci çocuğu olarak doğdu.
Babası Sümerbank fabrikasında tekstil işçisidir. Altı yaşındayken babası ona bir kravat getirdi. İlkokulu Malatya'da okudu. Okuldan boş zamanlarında ve yaz tatillerinde ya plak dükkanında ya da tanıdıkların kamyonetinde çalıştı. Dokuz yaşındayken babasının çalıştığı fabrikanın işçileri tarafından düzenlenen İşçi Bayramı gecesinde kendini sahnede buldu. Tekstil fabrikasından emekli olan babası daha iyi bir yaşam için İstanbul'a göç eder.
1972'de İstanbul'da Kocamustafapaşa'ya yerleştiler. Ailesinin geçim sıkıntısı nedeniyle okulu bırakan Ahmet Kaya, esnaflık ve çıraklık gibi çeşitli vasıfsız işlerde çalıştı. Liseyi dışarıdan bitirmeye karar verir ve bitirir ve ardından Eğitim Enstitüsü'nün Keman bölümüne girer.
Askerliğini 1978 yılında Gelibolu'da yaptı ve müzik eğitimine orkestrada devam etti. Askerden döndükten sonra Emine Kaya ile evlendi ve 1982 yılında kızları Çiğdem doğdu.
O sırada Boğaziçi Üniversitesi'nde hayran olduğu Ruhi Su'nun bir konserine gitti ve konserden sonra "Usta"ya ulaşmanın bir yolunu bulmayı başardı. Ruhi Su, Usta Ruhi'ye bestelerini nasıl yorumladığını göstermek ister. Ruhi Usta'nın en bilinen eserlerinden olan "Mahsus mahal" şarkısını çalar. Usta şarkıyı yarıda keser ve bağlamayı Ahmet'in elinden alır, sinirlenir ve "At ters teper gibi çalınmaz, savaşılmaz, bağlama ve bağlama ile yapılır" der. diyor. Ahmet şaşkınlıkla oradan uzaklaşır; ama elbette bildiğini yapmaya devam edecek.
Çok sonra birkaç arkadaşının yardımıyla Hodri Meydan Kültür Merkezi ve Bilsak'ta bir konser verdi ve afişlerinde Ruhi Usta'nın kendi kendine "Bağlama Böyle Oynanır!" dediği cümleye gönderme yaptı.
28 yaşında iken 'Vakit Vakittir' diyerek şarkılarını alıp Unkapanı yolunu tuttu. Hiçbir kategoriye girmeyen bu müziğe kimse yüz vermez. İlerleyen günlerde arkadaşlarının yardımıyla ve kendi imkanlarıyla ilk albümünü yapar. Aslında albüm çıktığı yıl geri çağrılmıştı ama sonra sansür kaldırıldı.
İlk albümü "Don't Cry Baby". İkinci albümü "Holding on Pain"dir. İkinci albümünün ardından 1985 yılında Gülten Hayaloğlu ile evlendi. Gülten Hayaloğlu, idama mahkum edilen Nevzat Çelik'in "Şafak Şarkısı" şiirini Ahmet Kaya'ya aktarıyor. Ahmet Kaya, 1986 yılında yayınladığı "Şafak Türküsü" albümü ile büyük çıkışını gerçekleştirerek geniş kitlelere duyurdu. 1986'nın sonlarına doğru "Bir Gelir" albümünü çıkardı. Albümdeki bestelerin tamamına yakını kendisine aittir.
Acılara tutunmak şarkısının sözleri
Kavuşmak özgürlükse özgürdük ikimiz de
Elleri çığlık çığlık yanyana iki dünya
İkimiz iki dağdan
İki hırçın su gibi akıp gelmiştik
Buluşmuştuk bir kavşakta
Unutmuştuk ayrılığı
Yok saymıştık özlemeyi
Şarkımıza dalmıştık
Mutluluk mavi çocuk oynardı bahçemizde
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimiz de.
O yuvasız çalıkuşu
Bense kafeste kanarya.
O dolaşmış daldan dala
Savurmuş yüreğini
Ben bölmüşüm yüreğimi
Başkaldıran dizelere
Aramakmış oysa sevmek
Özlemekmiş oysa sevmek
Bulup bulup yitirmekmiş
Düşsel bir oyuncağı.
Yalanmış hepsi yalan
Yalanmış hepsi yalan
Sevmek diye bir şey vardı
Sevmek diye bir şey yokmuş.
Acı çektim günlerce
Acı çektim susarak
Şu kısacık konuklukta
Deprem kargaşasında.
Yaşadım birkaç bin yıl
Acılara tutunarak
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimiz de.
Acılardan arta kalan
İşte şu bakışlarmış
Buğu diye gözlerinde
Gün batımı bulutlarmış.
Yalanmış hepsi yalan
Yalanmış hepsi yalan
Savrulup gitmek varmış
Ayrı yörüngelerde.
Şarkılarında geçen veya gerçek hayatında söylediği kısa özlü anlamlı ve güzel Ahmet Kaya sözlerini facebook, twitter, pinterest veinstagram gibi sosyal medya platformlarında ekran görüntüsü alarak yada paylaş butonlarını kullannarak paylaşabilirsiniz. Ahmet Kaya Sözleri Resimli Kısa ve Özlü sayfamızı ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederiz.